NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
إِسْحَقَ
عَنْ سَالِمٍ
الْمَكِّيِّ
أَنَّ
أَعْرَابِيًّا
حَدَّثَهُ
أَنَّهُ
قَدِمَ
بِحَلُوبَةٍ
لَهُ عَلَى
عَهْدِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَنَزَلَ
عَلَى طَلْحَةَ
بْنِ عُبَيْدِ
اللَّهِ
فَقَالَ
إِنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَهَى أَنْ
يَبِيعَ
حَاضِرٌ
لِبَادٍ
وَلَكِنْ
اذْهَبْ
إِلَى
السُّوقِ
فَانْظُرْ
مَنْ يُبَايِعُكَ
فَشَاوِرْنِي
حَتَّى
آمُرَكَ أَوْ
أَنْهَاكَ
Salim e!-Mekkî'nin bir
bedeviden haber verdiğine göre;
O, (bedevi) Rasûlullah
(s.a.v.) zamanında sağmal devesini getirip, Talha b. Ubeydullah'a misafir oldu.
Talha:
Rasûlullah (s.a.v.); şehirlilerin,
bedevi (nin malını onun) namına satmasını yasakladı. Ama sen çarşıya git, satın
almak isteyenlere bak, sonra gel) bana danış. Ben sana (verilen fiata göre) sat
veya satma derim, dedi.
İzah:
Hz. Talha'ya gelen
bedevinin ismi kaynaklarda belirtilmemiştır, ama şahabıdır.
Eldeki nüshalarda;
bedevinin satmak için getirdiği malın 'halûbe = sağmal deve) olduğu
belirtilmektedir. Fethu'l-Vedûd'da, Ebû Musa :1-Medinî'nin bu kelimeyi
"celûbe" şeklinde zaptettiği söylenmektedir. Kelime, Nihâye'de de aynı
şekilde yer almıştır.
Celûbe: "Satılmak
üzere getirilen herhangibir mal" demektir.
Bedevinin getirdiği
malın sağmal bir deve veya başka bir mal olması pek önemli değildir. Bizim
hadisten istifade edeceğimiz mana ve hüküm şudur: iedevi, malını, kendi namına
satıvermesi için Talha b. Ubeydullah'a getir-niş, o da Hz. Peygameber'in bunu
yasakladığını söylemiştir. Talha daha sonra )edeeviye; çarşıya çıkmasını,
müşterilerin verdiği fiatı kendisi ile istişare et-nesini tenbihlemiştir.
Bedevinin Talha (r.a)'ya gelmesine sebep, kendisinin »iyasayı bilmemesi ve
kandırılma endişesidir.
Hadis, şehirlinin,
köylünün malını onun hamına satmasının caiz olma-lığına delâlet etmektedir.
Konu ile ilgili görüşler babın ilk hadisinde geçmiştir.